|
otarafa: Eighty-Eighytnine | butarafa: Suyun hafizası var.. |
robbe-grillet
cevap ver
kazımkanat
19/07/06
|
Sinemaya nasıl başladınız? Sinemacılığınız ve edebiyatçılığınız birbirini nasıl
etkiledi? Bu çok eğlenceli bir hikâye. 1960’larda Hiroşima Mon Amour’un yapımcısı benim yöneteceğim bir film yapmak istiyordu. Henüz Marienbad ortada yoktu o zaman. Tabii kabul ettim. Aslında bu teklifin bana gelmesi tuhaftı. Kitaplarım satmıyordu. Sanat çevreleri bizi benimsemiyordu. Filmi İstanbul’da çevirecektik. Çünkü, yapımcı Belçikalı bir yün tüccarı bulmuştu. Türkiye’yle iş yapmış ve epey para kazanmış. Ama Türk parasını dışarı çıkaramıyormuş. Bu parayla İstanbul’da bir film çekmek gelmiş akıllarına. Parayı değilse de filmi Fransa’ya götürebilirlerdi çünkü. Ne var ki çalışmalar 27 Mayıs harekâtı nedeniyle yarım kaldı. Paris’e döndüm. Alain Resnais için Marienbad’ı yazdım. Sonradan Türkiye’ye dönüp Immortelle’i tamamladım. Dolayısıyla, herkes bilmez ama, Immortelle, Marienbad’dan önce başladı, sonra bitti. Bunun dışında sinemanın Yeni Roman’ın diline bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Meseleye şöyle bakalım: Sinema, daha keşfedilmesinden bile önce romanlar üzerinde etkili olmuştur. Dickens’ta bile sinema vardır. Bu ayrı bir şey. Ama özellikle Yeni Roman derseniz, Silgiler ve Kıskançlık film yapıldığında, kitapla hiç ilgisi olmayan bir şey çıktı ortaya. |
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: Eighty-Eighytnine | butarafa: Suyun hafizası var.. |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |