|
otarafa: iPod Nano Class-Action Spreads | butarafa: bora's world |
Ankara-11. Gezici Film festivali
cevap ver
kazımkanat
08/11/05
|
17A16AE30572D313AAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE 11.Festival - 2005 ankara 11 - 17 kasım kızılay büyülü fener Avrupa Avrupa Gezici Festival, her yıl olduğu gibi bu yıl da Avrupa Avrupa adı altında, Avrupa'nın dört bir yanından gelen 2004-2005 yapımı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarak bu geleneğini sürdürüyor. Danimarka'dan Macaristan'a geniş bir film yelpazesi içerisinden seçilerek yaratılan bölüm, daha önceki festivallerde yer verdiğimiz yönetmenlerin son filmlerini içerdiği gibi umut vaat eden genç yönetmenlerin ilk çalışmalarını da bir araya topluyor. TUTUNAMAYANLAR Dagur Kári 1973 doğumlu İzlandalı yönetmen Dagur Kári'nin 2005 yapımı siyah-beyaz filmi Tutunamayanlar, Brüksel Avrupa Filmleri Festivali'nde En İyi Film Ödülü’ne layık görüldü. Büyük gişe başarısı sağlayan ve 11 ülkede ödül kazanan Noi Albinoi adlı filmini de 9. Festival’de gösterdiğimiz yönetmen, bu filminde hiçbir resmi kaydı olmayan, borçlarını ve kendisine kesilen cezaları ödemeyen, eski arabasına benzin alırken bile yarım litre isteyen, toplum dışı yaşamayı bir felsefe haline getirmiş genç bir adam ve arkadaşlarının öyküsünü anlatıyor. BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ Bir Varmış Bir Yokmuş'ta komünizmin yıkılmasından sonra dünyada kendilerine yer arayan Doğu Avrupalı altı genç sinemacı kişisel düşüncelerini ortaya koyuyor. Sırbistan-Karadağ, Bulgaristan, Estonya, Macaristan, Romanya ve Bosna Hersek'ten genç yönetmenlerin kameralarının yakaladığı görüntülerden oluşan, Doğu Avrupa'nın kendine özgü mizahını içeren, yaşam sevinciyle dolu eğlenceli bir film. SAKLI Michael Haneke Bu yıl Cannes Film Festivali'nde En iyi Yönetmen ödülünü alan Haneke, son filmi Saklı'da kendi film estetiğinden ödün vermeden yaşam koşullarını ve Birinci Dünya'nın bilinçaltında yarattığı korkuları yine toplum ilişkilerinin bir parçası haline getiriyor. Kimliği belirsiz birinden gelen paketlerin içinde kendisi ve ailesinin sokakta gizlice çekilmiş fotoğraflarını bulan Georges'un elinde doğrudan bir tehdit olmadığı için polis yardımcı olmayı reddeder. Zamanla bu paketlerdeki görüntülerin daha kişisel olmaya başlamasıyla Georges, başında büyük bir bela olduğunun farkına varır. Film, sağlam kurgusunun yanısıra gerilim düzeyini de sürekli yüksek tutmayı başarıyor. KUKUMI Isa Qosja Isa Qosja'nın filmi, savaş sonrası dünyaya şüphe ve korkuyla bakan insanların ve özgürlüğün bir metaforu olarak tanımlanabilir. Nato'nun Kosova'ya müdahalesiyle, Sırp görevliler çalıştıkları akıl hastanesindeki görevlerini bırakıp kaçınca, tüm hastalar serbest kalır. Bu özgürlük, hastalar için tüm hayallerini gerçekleştirebilmeleri anlamına gelse de gerçek dünyadan ve “dışarıda” olup bitenlerden tamamen habersizdirler. İnsanlarla beraber olmak, seyahat etmek, içki içmek, sevişmek gibi insani ihtiyaçlara aç üç akıl hastası bu “özgürlük”lerini yaşamaya çalışırken çevrelerindeki insanların alaycı tavırlarına ve sömürülerine maruz kalırlar. Kukumi 2005 Ağustos'unda gerçekleştirilen 11. Saraybosna Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü kazandı. USTA Piotr Trzaskalski Polonya'da bir sirkte bıçak atıcısı olarak çalışan Rus Alexander Sapatin sarhoşken olay çıkarınca işten kovulur. Yoluna tek başına devam etmek zorunda kalan Sapatin, Angela'nın, sonra da genç bir akordiyoncunun katılmasıyla küçük bir gösteri grubu oluşturur. Turistik kasabalarda yaptıkları gösteriler büyük başarı kazanır. Sapatin'in en ilgi çekici gösterisi sadece sarhoşken gerçekleştire-bildiği, doğaüstü güçlerle desteklenen bir gösteridir. Ancak alkolün etkisi onu kavgacı ve saldırgan yapmaktadır. Anna'yla tanışması bu tavrının değişmesine ve saklı duygularının ortaya çıkmasına neden olur. Sinemaseverler, Piotr Trzaskalski'yi 9. Festivalde gösterdiğimiz Edi adlı filminden de anımsayacaklardır. PORSELEN BEBEK Péter Gárdos Bir köy vardır Macaristan'da bir yerlerde. Aslında Avrupa'da. Daha doğrusu bu gezegende bir yerde. Köyün yumuşak başlı, iyi huylu halkı kendi düzeni içinde yaşarken, yabancıların köye gelmesiyle her şey altüst olur. Bu yabancı ziyaretçilerin gelişiyle köye nefret, kıskançlık, kibir, utanç, yalan ve ölüm gelir. Péter Gárdos'un İkinci Dünya Savaşı'nda ve komünist dönemde Macaristan'da yaşanan olayları yer yer mistik öğelerle bezeli küçük öykülerle anlatan bu sıradışı filmi, 36. Macar Film Haftası'nda En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı. GÜNEŞ KENTİ Martin šulík Daha önceki festivallerimizde Orbis Pictus ve Ülke filmlerini gösterdiğimiz Slovak yönetmen Martin Šulík'in ödüllü son filmi Güneş Kenti, dört işsizin hayatındaki iniş çıkışları ve Çek Cumhuriyeti'ndeki bir işçi kenti olan Ostrava'daki arkadaş ve aile çevrelerinde yaşanan gelgitleri anlatıyor. Alaycı bir kara mizah ve belirgin bir hümanizm taşıyan Güneş Kenti, Finale Pilzen'de Golden Kingfisher ödülünü kazandı. UZUN SOĞUK BİR KIŞ Greg Zglinski Greg Zglinski’nin bu ilk uzun metrajlı filminde, çiftliklerinin ahırında çıkan yangında küçük kızlarını kaybeden ve bunun şokunu atlatamayan Jean ve Laure'un umutsuz ve sessiz trajedisi, ikisini de kasvetli bir kışın ortasına sürüklüyor. Laure bir süre tedavi görmek üzere bir kliniğe yatırılırken, Jean da kendi çiftliğindeki hayatı güçlükle sürdürmek zorundadır. Bu esnada genç bir Kosovalı işçi kadın olan Labinota ile Jean arasında incelikli bir aşk kıvılcımlanır. Laure ise yaşama gücünü yeniden toplamaya başlamışken, kendisini yüreklendirecek tek kişiyi kaybetmekte olduğunu fark eder. Dünyaca ünlü Lodz Film Okulu'nda Kieslowski'nin öğrencisi olan yönetmen, hocasının üslubunun belirgin olarak hissedildiği bu filmiyle Venedik Film Festivali başta olmak üzere birçok festivalden ödüllerle döndü. VILLA PARANOYA Erik Clausen Danimarkalı çok yönlü sanatçı Erik Clausen, senaryosunu da yazdığı 10. filmi Villa Paranoya'da bir yandan hayatı altüst olmuş bir oyuncu olan Anna'nın, tavuk üreticisi Jorgen'in yaşlı babasına bakmayı kabul etmesi üzerine gelişen içsel yalnızlıkla savaşım öyküsünü işliyor, bir yandan da duygudan yoksun bir dokuya sahip olmasıyla tanınan bu ülkedeki iletişimsizliğe parmak basıyor. Duyarlılık ve ironiyi birleştiren Clausen kendini de bir karakter olarak filme eklerken çok katmanlı bir yaratı dünyasına sahip olduğunu, her insanda var olan güçsüzlüğü bulup çıkarma çabasıyla izleyiciye kanıtlıyor. Film, Taormina'da FIPRESCI Eleştirmenler Ödülü’nü kazandı. Sinema ve Anarşizm Festival 11. yılında Anarşizme de değiniyor. Anarşi kavramını hem bireysel hem toplumsal olarak ele alıp sinemanın içine yediren büyük yönetmenlerin kült sayılabilecek filmleri festivalin bu yeni başlığı altında toplanıyor. Jean- Luc Godard, Robert Bresson, Jean Vigo, René Clair gibi vazgeçilmez isimleri ağırlayacak olan bölümde anarşinin kişiye ve topluma yansımalarını konu edinen filmler, sıradışı olana tutkun izleyicileri fazlasıyla tatmin edecek. EĞER... Lindsay Anderson 500 yıllık bir geçmişi olan ve tutucu bir ahlak anlayışıyla yönetilen bir İngiliz devlet okulunda baskı düzenine karşı gelen üç öğrenciden yola çıkılarak klasik eğitim modelinin sorgulandığı Eğer..., 1968 döneminin ruhunu en iyi yansıtan filmlerden biri olarak kabul ediliyor. Film 1969 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştü. SACCO VE VANZETTI Giuliano Montaldo Sınıflararası hoşgörüsüzlüğün en üst düzeye çıktığı 1920'lerin Amerika'sında yaşayan iki İtalyan göçmen, cinayetle sonuçlanan bir soyguna katıldıkları savıyla tutuklanırlar. Mahkeme, elinde kesin kanıtlar olmamasına karşın Sacco ve Vanzetti'yi ölüme mahkum eder. Bunun üzerine, Avrupa'nın tüm büyük şehirlerinde protesto gösterileri başlar. Davanın yeniden görülmesi için verilen dilekçeler mahkemece reddedilir ve İtalyan göçmenler 1927'de idam edilirler. Sacco ve Vanzetti'nin 1977'de tekrar açılan davada suçsuz bulunmaları ise Amerika'nın yargı sisteminin ne denli utanç verici olduğunun bir göstergesidir. PERDE ARASI René Clair Perde Arası'nın, 1924'te Francis Picabia'nın dadaist bale gösterisi Relache'ın iki perdesi arasındaki gösteriminin seyirciler tarafından ıslıklar ve yuhalamalarla karşılanışı, dadaist felsefenin seyirciyi rahatsız etme amacı taşıdığının en güzel örneklerinden biridir. Filmin sinema teknikleri açısından devrim niteliğindeki kurgusu bugün hâlâ birçok sinemacı için esin kaynağı olan görsel bir dil yaratır. Clair'in bütün filmlerinde izleri bulunabilecek bir sinema dilinin en yalın ve en doğrudan etkilerinin dışavurumu olarak nitelenebilecek yapıt, sadece zamanın sinema beğenisi açısından değil, ayrıca yerleşik ahlaki değerlerin sorgulanması nedeniyle de bir klasik sayılıyor. MOUCHETTE Robert Bresson Mouchette, Fransa'nın kırsal kesiminde yaşayan ve okuldaki arkadaşları tarafından dışlanan 14 yaşında bir kız çocuğudur. Yatalak annesinin öleceği korkusuyla hayatını devam ettirmeye çalışan küçük kız alkolik babasından sürekli dayak yemektedir. Mouchette, bir gün, bir bekçiyi öldürdüğünü sanan yarım akıllı bir suçluyla karşılaşır. Bresson, aslında içten içe hep sevmeyi ve sevilmeyi uman Mouchette üzerinden, baskıcı ve maddiyat düşkünü bir toplumun insanoğlunun ruhuyla çarpışmasını anlatıyor. Film, Cannes’da OCIC Ödülü’nü, Venedik’te de Pasinetti Ödülü’nü almış, Fransız Sinema Eleştirmenleri Sendikası tarafından En İyi Film seçilmişti. EMAK BAKIA Man Ray Emak Bakia, ne soyut bir film, ne de bir öykü anlatıyor. Asıl varlık nedeni ışık biçimleri ve devinimler. Sinematografinin temel öğelerini öne çıkaran film, herkesten 20 dakikalık görece mantıklı bir sekansa dikkat kesilmelerini istiyor. Hâlâ bu “aşırılığın anlamı”nı sorgulayanlara, Bask dilinden alınmış eski bir deyiş olan emak bakia'nın “rahatsız etme” anlamına geldiği söylenerek yanıt verilebilir. HAL VE GİDİŞ SIFIR Jean Vigo 1933'teki ilk gösteriminde halk arasında huzursuzluk yaratacağı gerekçesiyle yasaklanan Hal ve Gidiş Sıfır,1945'te yeniden gösterime girdiğinden bu yana sinemanın dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Anarşiye bir saygı duruşu niteliğindeki film, yatılı okulda cinsel tacize uğrayan çocukların bir isyan başlatması üzerine şekillenen, kurgusu, ışığı ve oyunculuk performanslarıyla gerçek bir başyapıt. SIRADAN BİR İŞKENCE Claude Miller Godard, Bresson, Truffaut, Carné gibi yönetmenlerin asistanlığını yapan Miller, kendi yönettiği filmlerle de Fransız sinemasının önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yönetmenin 10 dakikalık bu ilk kısa filmi hakkında biraz ipucu vermek gerekirse zincirler, çengel, beyaz duvarlar ve işkence gören bir adamı filme çekmeye gelen genç bir kadından söz edebiliriz. NICE ÜZERİNE Jean Vigo Vigo'nun ilk çalışması Nice Üzerine, sessiz bir belgesel. Fransız avant- garde'ının verimli döneminin son ürünlerinden biri olan bu yapıt, sessiz görüntüler ve hızlı bir kurgu aracılığıyla Güney Fransa'daki yaşamın çeşitliliğini anlatıyor. Zengin ve fakir karşıtlığını araya serpiştirilmiş mizahi unsurlarla renklendiren Vigo, yalnızca Nice'i değil, yaşamın kendisini 23 dakikaya sığdırarak zengin düşgücünü ortaya koyuyor. HAFTASONU Jean-Luc Godard Fransız Yeni Dalgası'nın usta yönetmeni Jean-Luc Godard, 1967 yapımı bu filminde, postmodern bir anlatım ve kes-yapıştır tekniğiyle, burjuva bir çiftin haftasonu tatilini anlatıyor. Paris'ten yola çıkan ve bir anda kendilerini bir dizi trafik kazası, cinayet, yamyamlık ve yıkım içinde bulan karı-kocanın öyküsünü cehennemin kara mizah hali olarak tanımlayabilir ve bu devrimci filmi yeni ve cesur bir dünyanın mümkün olabileceği fikriyle değerlendirebiliriz. Senaryonun İtalyancası Bu yıl, festivalin Sinemanın Şairi: Tonino Guerra adlı toplu gösterim bölümünde, Ankara İtalyan Kültür Merkezi'nin katkılarıyla, başarılı İtalyan senaryo yazarı Tonino Guerra'nın senaryolarını yazdığı filmler izleyicilerin karşısına çıkıyor. İtalyan ve dünya sinemasına damgasını vuran ve sinemanın şairi olarak anılan ünlü senaristin çalıştığı belli başlı yönetmenler arasında Petri, De Sica, Damiani, Bolognini, Monicelli, Taviani Kardeşler, Rosi, Fellini, Angelopoulos ve Antonioni’nin adları sayılabilir. Yeni gerçekçilikten grotesk yapımlara, gerçeküstü ve güldürü nitelikli filmlere dek yüzün üzerinde sinema yapıtına imza atan Guerra, Fellini’nin düşsel ve fantastik anlatımından Rosi’nin ahlaki ve politik açımlamalarına dek çok- katmanlı bir sinema gramerinin yerleşmesindeki en belirgin katkıyı sağladı. Birçok ödül kazanan Guerra, 2002 yılında İtalyan hükümetinin verdiği liyakat nişanıyla ödüllendirildi. Paolo ve Vittorio kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı Kaos, Francesco Rosi'nin yönettiği Il Caso Mattei / Mattei Olayı, Antonioni'nin La Notte / Gece'si ile Fellini'nin Ginger e Fred / Ginger ve Fred adlı yapıtları bu bölümde yer alan uzun metrajlı filmler. Ayrıca bu bölümde, yine senaryosunu Guerra'nın yazdığı, Fellini'nin çizgilerinden yola çıkarak Andrej Khryanovsky'nin yönettiği Il Leone Dalla Barba Bianca / Beyaz Sakalın Aslanı adlı bir Rus canlandırma filmi de izleyicilerle buluşacak. MATTEI OLAYI Francesco Rosi İtalyan politik sinemasının en önemli örneklerinden biri sayılan ve 1972 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye alan Mattei Olayı, ilk önce Nazilere karşı azimli bir özgürlük savaşı veren, sonra Demokrat Parti’den milletvekili seçilerek Devlet Petrol Şirketi’nin başına gelip üçüncü dünya ülkelerinin yanında saf alarak petrol tekellerine karşı savaşan ve İtalya'nın geleceğini değiştiren Enrico Mattei'nin hayatını konu alıyor. Jül Sezar'dan sonra en güçlü İtalyan olarak anılan Mattei, 1962'de nedeni açıklanmayan bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Rosi'nin, filmin çekimlerinden önce, Enrico Mattei'nin son günleri hakkında bilgi toplaması için anlaştığı gazetecinin Sicilya'da ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolması kamuoyunun ilgisini olaya çekerek sinema dünyasında eşine rastlanmamış bir tartışma başlatmıştı. KAOS Paolo ve Vittorio Taviani 19. yüzyılda'da Sicilya'da geçen Kaos, 4 bölüm ve bir son deyiş içeriyor. Öteki Oğul'da üçüncü çocuğunu reddeden bir anneye, Ay Hastalığı'nda her dolunayda kocasının delirdiğini fark eden bir kadına, Küp'te dev bir küpe sıkışan bir tamirciye, Ağıt'ta ölülerini mal sahibine gömdürtmeye çalışan köylülere, Anneyle Konuşma'da ise Luigi Pirandello adlı bir yazarın bir türlü sözcükleri bir araya getiremediği için yazamadığı bir öyküye tanık olacağız. David di Donatello En İyi Senaryo ödülünü alan film Taviani kardeşlerin en iyi çalışması olarak değerlendiriliyor. GINGER VE FRED Federico Fellini Savaş öncesinde, Hollywood'un unutulmaz ikilisi Ginger Rogers ve Fred Astaire'i canlandıran performanslarıyla ün kazanan iki dansçı, yıllar sonra yolları çoktan ayrılmışken, bir İtalyan televizyonunun teklifi üzerine bir programda tekrar bir araya gelirler. Fellini, başrollerini eşi Giulietta Masina ve Marcello Mastroianni'nin paylaştığı bu filminde, bir yandan geçmişe nostaljiyle yaklaşırken, bir yandan da medyanın ticari kaygı uğruna neler yapabileceği üzerine etkili bir eleştirel yapıt ortaya koyuyor. Film çeşitli festivallerde dokuz ödüle layık görülmüştü. GECE Michelangelo Antonioni Gece, her ikisi de başkalarıyla flört eden ve en sonunda evliliklerinin içine düştüğü boşluğun farkına varan bir çiftin sessiz yakarışları etrafında şekilleniyor. Roman yazarı Giovanni (Mastroianni) ve karısı Lydia'nın (Moreau) 24 saatlik bir zaman diliminde yaşadığı psikolojik sorgulamaları perdeye yansıtan Antonioni, L'Avventura'dan sonra, birbirlerine yabancılaşmış bir çifti sorunlara yanıt aranmayan bir ortamda keşfetme çabasını sürdürüyor. Arka planda Milano'nun modern mimarisinin soğuk güzelliği göze çarparken, Jeanne Moreau'nun ıssız sokaklarda amaçsızca dolaştığı uzun sekans, Antonioni'nin arayışını özetlemeye yetiyor. Bir Yerden Başka Bir Yere Gitmek Gezici Festival bunu hep yapıyor. Yıllardır kilometreler aşıp kent kent geziyor, bir yeri bırakıp başka bir yere gidiyor. Gezici Festival, bu “alışkanlığı”na uygun olarak, bu yıl Umuda Yolculuk: Göç ve İnsan Kaçakçılığı başlığı altında, bir yerden başka bir yere gitmek zorunda kalan insanların öykülerini anlatan kısa ve uzun metrajlı filmleri perdeye taşıyor. UMUDA YOLCULUK Xavier Coller Türkiye'nin güneydoğusunda yaşayan Meryem ile Haydar, yaşadıkları evi ve hayvanları satıp, 7 yaşındaki çocukları Mehmet Ali ile İsviçre'de refah içinde yaşama hayallerine ulaşmak için umuda yolculuklarına çıkarlar. İsviçre sınırında durdurulup Milano'ya gönderilen aile, burada kaçakçılar tarafından diğer mültecilerle birlikte dağa çıkartılır ve kötü hava koşullarına rağmen yasal olmayan yollarla İsviçre’ye gitmeye çalışırlar. Umuda yolculukları artık bir yaşam savaşına dönüşmüştür. Senaryosu Feride Çiçekoğlu tarafından yazılan, başrollerini Necmettin Çobanoğlu ve Nur Sürer'in paylaştığı Umuda Yolculuk 1991'de En İyi Yabancı Film Oscar'ını kazandı. ŞAFAK SÖKMEDEN Bálint Kenyeres Şafak sökmeden, dalgalanır hafifçe tepenin üzerinde başaklar, Şafak sökmeden, uyanacaktır insanlar ve diğerleri alıp gidecektir onların umutlarını...” 1976 doğumlu Kenyeres'in, adı verilmeyen bir ülkeye kaçak yollardan girmek isteyen insanların öyküsünü anlattığı tek plandan oluşan 13 dakikalık filmi, Macar Film Haftası'nda En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerine layık görüldü. VATANIN GÜVENLİĞİ Donald Houwer Alman Film ve Televizyon Akademisi'nde eğitimini sürdüren 1978 doğumlu genç yönetmen, filmini “Bu yılın başında New York’taki havaalanlarından birinde yaşanan gerçek bir olaydan esinlenen öyküm, ABD'deki yeni göçmen yasasını ve bu yasa nedeniyle mahvolan hayatları anlatıyor,” diyerek özetliyor. YALNIZ KADIN Brahim Fritah Yalnız Kadın, Fransa'daki modern köleliğin kurbanı olan otuz iki yaşındaki Togolu Akkose Legba'nın öyküsünü, Togo'daki çocukluk yıllarından başlayıp Fransa'ya ayak basmasına kadar geçen zaman içinde yaşadığı yeniden var olma tutkusu olarak işliyor. Clermont Ferrand 'da Jüri Özel Ödülü’nü, CNC'de ise Kalite Ödülü'nü kazanan yapıt, bir aileyi, bir apartman dairesini, her gün yeniden yadsınan kimliği ile kendisini hep yalnız bir kadın olarak betimlemiş birinin izlediği yolu, birçok imgenin yardımıyla keşfetmemizi sağlıyor. KARDEŞİM YANG Gianluca & Massimiliano De Serio Kodak Avrupa Panoraması’nda En İyi İtalyan Filmi seçilen Kardeşim Yang'ın ikiz yönetmenleri, yasadışı yollarla İtalya'ya gelen Çinli kız Bing'i ve onu bekleyen yeni erkek kardeşini anlatıyorlar. BABA Hisham Zaman Uzun süredir yollarda olan bir baba ve küçük oğlu bir kamyonun şasesine tırmanırlar ve gidecekleri yere varırlar. Baba, yolculuklarının sonunda başlarının hâlâ dertte olduğunu fark edince, oğluna daha iyi bir gelecek sağlayabilmek için zor bir seçim yapmak zorunda kalır. 1975 doğumlu genç yönetmenin senaryosunu da kendi yazdığı 2005 Norveç yapımı filmi, Norveç Kısa Film Festivali'nde İzleyici Ödülü’nü, UIP Grimstad Ödülü’nü, Norveç Oyun Yazarları Derneği'nin En İyi Senaryo Ödülü'nü ve Norveç Film Emekçileri Derneği Teknik Ödülü'nü kazandı. ve diğerleri... HABABAM SINIFI 30 YIL SONRA... Yapımının üzerinden 30 yıl geçmesine karşın, hâlâ tekrar tekrar izlenebilen bir başyapıt Hababam Sınıfı. Öyküsüyle güldüren, dramıyla hüzünlendiren, karakterleriyle özdeşleşmemizi sağlayıp bir yandan da mizahi üslubuyla toplumsal mesajlarını başarıyla veren, hepimizin akıllarında yer etmiş bu yapıtın Kodak Türkiye ve Fono Film'in katkılarıyla basılacak yeni kopyası, Yeşilçam'ın emektar oyuncusu Münir Özkul'un onuruna izleyicilerle buluşacak. GEZİCİ KİTAPLAR... 11. Avrupa Filmleri Festivali, bu yıl da film gösterimleri dışında farklı kültürel etkinliklere imzasını atıyor. Dost Kitabevi Yayınları'nın işbirliğiyle her yıl festivalle eşzamanlı olarak iki kitabın yayımlanmasını sağlayan Ankara Sinema Derneği, Kurtuluş Özyazıcı'nın derlediği, Münir Özkul'un hayatını ve filmlerini konu alan Aktör Dediğin Nedir ki adlı kitap ile Ayla Kanbur'un editörlüğünde hazırlanacak olan bir Lütfi Akad incelemesini sinemaseverlerine ve okurlarına sunacak. GEZİCİ SERGİLER... Yeşilçam'a yıllarını veren, ağırbaşlı mütevazı kişiliğiyle Türk sinemaseverlerin gönlünde taht kuran ve belleklerde idealist, iyi niyetli ve yardımsever Mahmut Hoca rolüyle yer eden Münir Özkul'un film afişleri ve Türk Sineması'nın rüştünü ispatlamış, Gelin-Düğün-Diyet üçlemesiyle sinemaya yalın, açık ve son derece eleştirel bir bakış açısı katmayı başarmış usta yönetmen Lütfi Akad'ın film afişlerinden oluşan iki sergi Agah Özgüç'ün katkılarıyla sinemaseverlerle buluşacak ve festivalle birlikte gezerek filmlere eşlik edecek. PETER LORD VE SEÇTİKLERİ Geçen yıl bir başka canlandırma ustası Raoul Servais'nin seçtiği filmleri konuk eden festival bu yıl da sinemaseverlerin daha çok Tavuklar Firarda adlı filmden hatırlayacakları, canlandırma sinemasının bir başka büyük ustası Peter Lord'un yarattığı filmleri ve onun en beğendiği filmlerden oluşan bir seçkiyi festival kapsamına alıyor ve canlandırma sineması meraklılarının karşısına çıkarıyor. Adem ve Wat’ın Domuzu adlı filmleri ile iki kez Oscar'a aday olan Peter Lord bu filmlerinin yanısıra Savaş Öyküsü, Tam Takım, Sabah Kuşu, Peter Gabriel için çektiği Balyoz ve Nina Simone için çektiği Yalnızca Ben Varım Sevgilimin Aklında adlı filmleriyle festivale konuk oluyor. Büyük ustanın en beğendiği filmler ise: Mola - Priit Parn (Estonya), Rahip ve Balık - Michael Dudok De Wit (Hollanda), Yerde, Suda ve Toprakta - Paul Driessen (Hollanda), Uzatmalar - Oury Atlan, T.Berland, D.Ferrie (Fransa), Köyde Panik - İskambil Hırsızları S.Aubier, V. Patar (Belçika), Satiemania - Zdenko Gaspovic (Hırvatistan), Denizkızı - Alexander Petrov (Rusya), Masalların Masalı - Yuri Norstein (Rusya). AVRUPA PANORAMASI - KISA İYİDİR Avrupa Panoraması adı altında, bu yıl da, 800 kısa film arasından seçilen, 2004-2005 yapımı, çoğu uluslararası festivallerde ödüller almış 25 kısa film gösterilecek. Her yıl olduğu gibi izleyicilerin oylarıyla seçilecek en iyi kısa filme 1000 Euro'luk İzleyici Ödülü verilecek ve oylamaya katılacak izleyiciler arasında yapılacak kurada kazanan 10 izleyici 2006'da düzenlenecek 12. Avrupa Filmleri Festivali'nin tüm gösterimlerini ücretsiz olarak izleme hakkına sahip olacak. ÇOCUKLAR İÇİN... Gezici festival bu yıl da çocukları unutmuyor. Çocuk Filmleri başlığı altında düzenlenecek bölümde, 6-12 yaş arası çocuklara yönelik sözsüz kısa filmler minik izleyicilere beyazperdeyi sevdirmeyi amaçlıyor. Finlandiyalı Yönetmen Heikki Prepula'nın dokuz kısa filminden oluşan bu program, festivalin düzenleneceği tüm kentlerdeki belediyelerin katkılarıyla her sabah 10.30'da öğrencilere ücretsiz olarak gösterilecek. Hiroshima Canlandırma Film Festivali Başkanı Sayoko Kinoshita ise çocuklara yönelik workshoplar ile bu bölüme eşlik edecek. |
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: iPod Nano Class-Action Spreads | butarafa: bora's world |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |