|
otarafa: Shen Wei Dance Arts | butarafa: boşanmada anlaşma |
Neşe Yaşın
cevap ver
kazımkanat
19/10/07
|
Okuyun neşe Yaşına destek verin
"Ãœzgün Kızların Gizli Tarihi" “SOSYAL LÄ°NÇ KARÅžISINDA” YaÅŸamadan bilinemeyecek ÅŸeyler vardır. Anladım sanırsınız ama yine de birÅŸey eksiktir. Bir konuda kiÅŸisel bir deneyiminiz varsa, aynı deneyimi yaÅŸayan bir baÅŸkasını çok daha iyi anlarsınız kuÅŸkusuz. ÖrneÄŸin fiziksel ÅŸiddet görenler kendileri ile aynı durumda olanların davranışlarını anlayabilirler. Buna anlamak da denmez aslında; çünkü onlar belki kendilerini bile anlamamaktadılar. YaÅŸanan sadece bir tanıdıklıktır... Korkunun, kaygının, terörize olmuÅŸluÄŸun getirdiÄŸi pek de rasyonel olamayan davranış biçimlerini tanıyabilirler kendi deneyimlerinden kalkarak. Bazı durumları edebiyat anlatabilir ancak. Edebiyatın varlık nedeni, büyüsü de budur. Dilin sınırları geniÅŸledikçe, hayatı, insanlık durumunu kavramanın olanakları da çoÄŸalır. Edebiyat okumayan, ÅŸiirle baÄŸ kuramayan insanları hemen tanırım. Kısa bir sohbette bile ele verirler kendilerini. Åžu an, bu yazıyı içimde çok derin bir kırgınlıkla yazıyorum. Son günlerde yaÅŸadıklarımı aktarmak istemiyorum çünkü bunlar çok yeni deÄŸil; uzun yıllardır tekrar eden ÅŸeyler; Kıbrıs’taki milliyetçi, faÅŸist çevrelerden saldırılar, cinsel içerikli tacizler... Bunların tümüyle baÅŸa çıkacak kadar güçlü olduÄŸumu biliyorum. Ama insan yine de hayatta biraz huzur istiyor. Enerjisi böylesi saçmalıklarla tükenmesin; önündeki güzel iÅŸlerle, projelerle uÄŸraÅŸsın istiyor. Kendi kusurumu, çok kırılgan olduÄŸumu biliyorum ama bu konuda yapabileceÄŸim fazla birÅŸey yok. Ä°lk kez böylesi faÅŸizan saldırılarla, cinsel tacizle karşılaÅŸmıyorum ama bu defa iÅŸ çığırından çıkmış durumda. Günlerdir adını anmak istemediÄŸim o düzeysiz ve ırkçı bir gazetenin manÅŸetindeyim. Beni gören herkes yazılardan söz ediyor. Gazeteler, öğrencilerimin ellerinde... Ä°stanbul’da yaÅŸayan babam Özker Yaşın bile uydu yayını yapan bir televizyonda Kıbrıs gazeteleri okunurken izlemiÅŸ. Direkt siyasal içerikli bir saldırı hiç umurumda deÄŸil ama iÅŸin içinde ÅŸu baÅŸa bela “kadın olmak” meselesi var. Ä°nsan, böylesi bir ilkelliÄŸe hayretle bakıyor ama bu çaÄŸdışı adamlar bir yazarda sadece bir kadın, bir cinsel obje görüyorlar ve kendilerine eÄŸlence bulduklarını sanıyorlar. Bütün bu kirlilikler içinde kendi bütünlüğümü, masumiyetimi koruyabilmek için çok uÄŸraÅŸtım; uÄŸraşıyorum. Çok zor zamanlardan geçtim; çok düşkırıklıkları yaÅŸadım. Böylesi süreçlerde en büyük sığınağım yazı oldu. Yazarken, kendime doÄŸru, kendi içime doÄŸru baktım sürekli, çünkü ÅŸairlerin alanı bu diye düşünüyorum. Ä°nsana dair herÅŸey, hırs, nefret, kıskançlık, aÅŸk, özveri, merhamet, onay ve beÄŸenilme isteÄŸi o kadar önemli ki... Ä°nsana dair bu tür ÅŸeylerle uÄŸraÅŸmadan ülkelerin ve dünyanın büyük meseleleri denen ÅŸeyleri çözümlemek zor. Hayatın bu en temel meseleleriyle en çok edebiyatçılar, ÅŸairler uÄŸraÅŸabilir diye düşünüyorum. En önce kendi içlerine, kendilerine doÄŸru bakarak... 1960’larda küçük bir kız, 1970’lerde genç kız olanlarınız varsa benim deneyimimi anlayacaklardır. KuÅŸkusuz çoklu kimliklerimiz,ülkesel, sınıfsal, etnik, dinsel ve çok daha spesifik durumlar var ama bir de erkeklerin egemeni olduÄŸu bir dünya söz konusu. Kadınlar olarak kiÅŸisel deneyimlerimiz benziyordur mutlaka ama erkeklerin de kendi deneyimleri; kendi çıkmazları var. Yazarken insan kendi içine bakıyor önce, sonra baÅŸkalarına... BaÅŸkalarına bakmak kuÅŸkusuz çok önemli. Bu ikisini ayırmak saçma; baÅŸkaları olmadan bir dünya yok; baÅŸkaları olmadan insanın kendi de yok çünkü. BaÅŸkaları benim içimdedir ve ben de onların içindeyimdir. Edebiyattaki “ben” anlatıcısı aslında öncelikle baÅŸkalarını anlatır. Dünyada “aslolan erkeklerdir ve kadınlar da onlar için vardır” diye bir anlayış, var oldukça; kadınlara bu erkle, misogenizmle yaklaşıldıkça ve sözel, fiziksel, cinsel ÅŸiddet insan iliÅŸkileri için en önemli araçlardan biri sayıldıkça, her iki cins için de durum çok zor. Küçük bir kızken, erkeklerden ürkersin çünkü seni incitebileceklerini hissedersin; belki güzel olma isteÄŸi, daha güleryüzlü olma itkisi bile bundan gelir. HoÅŸlansınlar da zarar vermesinler diye... Bir bebek bile bunun için gülümser gibi gelir bana. “Sen ey güçlü insan beni sev, beni incitme” mesajını vermektedir sanki. Sonra, kendine içlerinden koruyucular seçersin. Baba, erkek kardeÅŸ, sevgili, sonra koca... Onlarla birlikteliÄŸin, öteki erkeklerden korur seni... 1980’lerde kadınların pek bulunmadığı ve yolcuların erkeklerden, özellikle de askerlerden oluÅŸtuÄŸu TaÅŸucu-Girne arası bir feribotta yolculuklar yapmak zorunda kalmıştım. Sanırım sezgiyle keÅŸf ettiÄŸim birÅŸeydi bu. YaÅŸlı bir çift varsa onlarla arkadaÅŸlık yapabilir ve kendini korumaya alırsın. EÄŸer öyle bir durum yoksa ve sırf erkekler arasındaysan içlerinden güven veren birini seçip onunla arkadaÅŸlık yaparsın ve o seni diÄŸerlerinden korur. Sadece koruyucu olarak seçildiÄŸi mesajını verdiÄŸin sürece tabii. Erkeklerin, hatta yakından tanıdığım bazı erkeklerin kendi aralarında yaptıkları konuÅŸmaların metinlerine ulaÅŸmak beni ürkütmüştür. OÄŸlumun ergenlik çağında söylediÄŸi birÅŸeyi anımsıyorum: “Anne, seni bazı arkadaÅŸlarımla tanıştırmak istemiyorum. Çok korkunçlar... Bir öğretmenimize yaptıklarından çok utandım ve onlar adına gidip özür diledim” Bu çocuklar, o yaÅŸta cinselliklerini keÅŸfetmektedirler kuÅŸkusuz. Aynı yaÅŸlardayken, kendi sınıf arkadaÅŸlarımızı, birden nasıl ayrışıp, bizleri dışladıklarını, kendi aralarındaki kodlarla yeni bir dil geliÅŸtirdiklerini anımsıyorum. O yıllarda, bugünküne göre çok daha yasak ve tabu olan cinsellikle ilgili konular cinslerin iyice ayrışmasına neden olmuÅŸtu. Kızlar olarak bizler de yeni deneyimler yaÅŸamaya baÅŸlamıştık. Yakınımızdakilerden olmasa bile dışarıdaki erkeklerden gelen sözel ve fiziksel tacizler... Birgün bir arkadaşımın, bir öğretmenin yaptığı tacizi benimle paylaÅŸmasını ve bunun o günkü masum dünyamda nasıl derin bir yara açtığını anımsıyorum. Çocuklara cinselliÄŸin doÄŸal birÅŸey olduÄŸu, kirli birÅŸey olmadığı, erkeklerin kadınların bedeni üzerinde bir erk ve tahakküm alanı deÄŸil, ama iki insan arasında bir iletiÅŸim biçimi, ikisi de istiyorsa paylaÅŸabilecekleri güzel bir deneyim olduÄŸu anlatılsaydı böyle olur muydu acaba? Åžu an Kıbrıs’ın Kuzeyinde bana yaÅŸatılan bu sosyal, politik, edebi linç karşısında ne yapabilirim? Åžu an görebiliyorum: bir gazete bürosunda oturmuÅŸ birtakım erkekler ağızlarının suyu akarak ”Ãœzgün Kızların Gizli Tarihi” adlı romanımdan parçalar bulup bunları bana karşı nasıl “cinsel taciz” unsurlarına dönüştüreceklerini planlıyorlar. KuÅŸkusuz bu durumda insanın tek yapabileceÄŸi dostlarına sarılmak. Böylesi zamanlarda baÅŸkaları “sakin ol” der genelde ama bunca adaletsizlik, bunca merhametsizlik ve yanlış karşısında insanın içi o kadar çok acıyor ki. Dünyaya açtığım bayraklara, kötülüğün karşısındaki meydan okumalarıma raÄŸmen böylesi bir faÅŸizan erkek saldırganlığı karşısında ben hala o kırılgan küçük kızım; bunu biliyorum. NeÅŸe Yaşın |
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: Shen Wei Dance Arts | butarafa: boşanmada anlaşma |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |