otarafa: göz kırpın butarafa: Dünya YouTube yasağını konuşuyor
Plastik bardaklar 

cevap ver  kazımkanat   08/03/07

sağlık içecek yiyecek ambalaj

Bu konuda herkesi uyarmak istiyorum 
içmeyin 

Plastik içiyoruz! 
 
 
 
Sıcak çayla doldurulmuş plastik bardaklar tehlike saçıyor! Su 
damacanalarından, alüminyum folyoya birçok ambalaj yiyip içtiklerimize 
geçiyor. Dr. Memduh Sami Taner günlük hayatımıza “sızan” kimyasalları 
anlattı. 
 
 
 
Ege Üniversitesi’nden radyokimyager ve radyofarmasist Dr. Memduh Sami 
Taner günlük hayatımızda yaygın olarak kullandığımız bazı ambalaj 
malzemelerinin tehlikelerine dikkat çekiyor. Dr. Taner’e göre, içindeki 
yiyecekle tepkimeye girmeyen, hiçbir kimyasal madde sızdırmayan “cam 
ambalajlar” tercih edilmeli. 

Plastik bardak, tabak, çatal

Plastik bardak ve malzemeler ile sıcak içecek-yiyecek tüketimi ciddi olarak 
terk edilmesi gereken, Sağlık Bakanlığı’nca üretimine müdahale edilmesi 
gereken bir konudur. Maliyeti düşürmek ve daha çok kar elde edebilmek 
için “çok ince” plastik bardak ve tabak üretildiğine şahit olmaktayız. Bu tür 
malzeme ile tüketilen 70-90 derece sıcaklığındaki içecek, içinde bulunduğu 
polimer (plastik) malzemeyi ısı etkisi ile çözerek, monomerlerine 
ayırmaktadır. Bu monomerler ise tehlikeli kanserojen malzemelerdir.

Köpük bardak

Köpük, polimer bir malzemedir. Yukarıda açıklanan plastik malzemelere 
göre ısıl müdahalelere dayanıklılığı daha yüksek gibi görülse de gözenekli 
yapısı dolayısıyla 100 derece sıcak sıvılar bu materyalin (ör.polistiren) 
çözünmesini sağlayabilir. Bu durumda yine monomerik gruplar sıvıya 
geçecek ve oral yolla bünyeye toksik madde alımı gerçekleşebilecektir. 

Kağıt bardak

Sıcak su ile ilişkiye en az geçme ihtimali, kağıt bardaklar için geçerlidir, 
özellikle ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nde kağıt bardak yaygın 
kullanımdadır. İnsan ve çevre sağlığı açısından geri dönüşümlü 
materyallerin kullanımı  zorunlu ve öncelikli bir konu olduğundan yurtdışında 
soğuk-sıcak her türlü içeceklerin perakende satışı kağıt bardak ile 
yapılmaktadır. Ülkemizde ise plastik malzemeler halen yoğun olarak 
kullanılmakta ve çevre kirliliğine sebep olmaktadır.

Su ve gazlı içeceklerin plastik şişeleri

Suyun dolumunda kullanılacak kaplar Sağlık Bakanlığı’nın iznine tabidir. Bu 
kaplar, suyun niteliğini değiştirmeyecek ve su ile etkileşmeyecek, izin 
alınmış bir maddeden yapılır.

Ambalajda cam dışındaki malzemeden yapılmış kapların kullanılması 
halinde, bu kapların sağlık açısından sakıncalı olmadığına, kullanım ve 
üretimine ilişkin bilgi ve belgeler, ilgili bakanlığa sunularak izin alınır.

Geri dönüşsüz (iade edilmeyen) plastik kap ve şişeler polietilen (PET) ve 
polivinilklorür (PVC) olarak bilinen polimerlerden, iadeli plastik kaplar ise 
Polikarbonat adı verilen polimerik malzemeler kullanılarak üretilmiş 
damacanalardan oluşmaktadır. Bu polimerler üretilirken sağlık açısından çok 
riskli hammaddeler ile yola çıkılır. Hatta polikarbonatın üretimindeki 
hammaddelerden biri de çok tehlikeli olan fosgen’dir* (fosgen, en çok 
bilinen kimyasal silahtır). Suyla etkileşimi minimal derecede olacak şekilde 
üretilse de yumuşak (memba) suyu her zaman iyi bir çözgendir, asitli 
içeceklerde ise çözücü karakter daha da baskındır. Böyle olunca da 
tüketicilerin uzun süre polimerik malzemeli ambalajda beklemiş içecekleri 
tercih etmemeleri önerilir. Polimerin çözünmesi ile ortaya çıkan monomer 
haricinde, polimerin üretilmesi sırasında polimerik yapıya hapsolmuş 
safsızlık ve katalizör denilen kimyasalların da içeceğe geçmesi, dolayısı ile 
tüketicilerin oldukça tehlikeli kimyasallara maruz kalması olasıdır.  

Yukarıda bahsi geçen tehlikeyi düşünerek ilgili kurumlar önleyici kurallar 
hayata geçirmişlerdir. Bu nedenle suyun dolumunda kullanılacak kaplar, 
ilgili bakanlığın iznine tabidir. Bu kapların dolum öncesinde özel dedektör ve 
benzeri sistemler kullanarak polimer niteliğinin değişmediğinin kontrol 
edilmesi gerekir. Sonuç olarak, maliyeti yüksek olsa da cam malzemeden 
oluşmuş damacanaların piyasada bulunmasının önemli faydası olacaktır. 
Polimerik malzemelerin ısı ve ultraviyole ışınlardan etkilenerek 
bozunabilmesi de muhtemel olduğundan tüketicilerin aynı kapta su veya 
asitli içecekleri çok uzun süre bekletmemeleri, beklemiş ise kullanmamaları 
önerilir. 

İçme suları ile ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı tarafından son çıkartılan 
yönetmelik; İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’tir. Bu 
yönetmelik Avrupa Birliğine Üye Ülkelerce esas alınan İnsani Kullanım 
Amaçlı Suların Kalitesine Dair 98/83/EC sayılı Konsey Direktifi, Doğal 
Mineralli Suların Çıkartılması ve Pazarlanmasına İlişkin Üye Devletlerin 
Kanunlarının Uyumlaştırılması Hakkındaki 15/7/1980 tarihli ve 80/777/EEC 
sayılı Konsey Direktifi ile Doğal Mineralli Sular İçin Konsantrasyon Limitleri 
ve Etiketleme Bilgileri Hakkında Liste Oluşturulması ve Doğal Mineralli 
Suların ve Kaynak Sularının Ozonla Zenginleştirilmiş Hava ile İşleme Tabi 
Tutulmasının Şartlarını Belirleyen 16/5/2003 tarihli ve 2003/40/EC sayılı 
Konsey Direktifine paralel olarak hazırlanmıştır. 

Avrupa Birliği standartlarına uygun üretim şartları ve zorunluluğu kabul 
edildiyse de, geçmişte izin almış olan firmalar, ozonlama ile dezenfeksiyon 
konusunda 2006 sonu, Avrupa komisyonu direktiflerine uygunlaştırılmış 
birçok hayati düzenlemeyi ise 31/12/2007 tarihine kadar işletmeleriyle 
uyumlaştırmak zorundadır. Bu arada geçen sürede kontrol ve denetimlerde 
birçok detayın atlanması, kural ihlali, bizim gibi ülkelerde kuvvetle 
muhtemeldir. 
 *bkz : Türk Gıda kodeksi yönetmeliği ek:34

Konserve tenekeleri

Günümüzde konserve ile taze gıda arasındaki farkı bilinçli ve eğitimli olan 
çoğu insan biliyor.  Kişi bu farkı teorik olarak bilemiyorsa bile tad alma 
organı dolayısı ile birşeyleri fark edebilir. 

Raf ömrü en az iki yöntemle uzun tutulabilir; bir gıda üretimi esnasında 
steriliteyi (hijyen) sağlayarak, iki stabilizan (koruyucu) denilen kimyasalları 
ürüne katarak. Konu kimyasal katkı maddelerine gelince ise, işin sağlık 
boyutu daha çok önem kazanmaktadır. Gıda maddelerinde izin verilen 
ölçülerde kimyasal katkı maddeleri kullanılabilir, bu kimyasallara ait yasal 
limitler önemli bilimsel-toksikolojik çalışmalar ve hayvan testleri ile tespit 
edilmiştir. Ayrıca, zehirlenme vakalarındaki tedaviler sırasında yapılan 
araştırmalarla da limitler netleştirilmiştir.  

Gıda mevzuatı sorunsuz, gıda üretim ahlakı ve kültürü, kalite bilinci olan, 
bunun yanında insan hayatına önem veren, tüketici hakları konusunda yol 
almış ülkelerde ideal miktarlarda katkı maddesi kullanımına rastlarsınız. 
Ölçüsüz para hırsı ve acımasız rekabet ortamı, bu tür değerlerin dikkate 
alınmasına engel olur. Daha çok satış kaygısı, katkı maddeleri için izin 
verilen limitlerin aşılmasını rastlanır kılar. 

Ülkemiz Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinde bir çok düzenlemeleri 
ulusal mevzuatına eklemlendirmişse de uygulamada henüz büyük 
problemler vardır. Hatta bazı yönetmeliklerde, sadece AB’ye satılacak 
ürünlerde gerekli kriterlerin sağlanması ifadesi vardır. Oysa, Türkiye’de 
yaşayan insan ile Avrupa’daki arasında biyolojik farklılık yoktur. Zehirlenme, 
kanser ve nörolojik sorunlarla sonuçlanabilecek sağlık riskleri açısından 
herkes eşittir. Tekrar etmekte fayda var; ambalajın en sağlıklısı CAM’dır.

Konserve kaplarının şişmesi,  ekşi ve acı tatlar, çeşitli asidik ve kötü 
kokular, konserveyi oluşturan malzeme ve sıvının rengindeki kararmalar 
ambalaj veya içerik kaynaklı bir bozukluğu haber verir. Bu tür ürünler 
tüketilmemeli, kötü ambalaj ve içeriği ile “kanıt” haline gelmiş ürün, ilgili 
firma ve yetkili mercilere derhal şikayet edilmelidir.

Teneke ambalaj dediğimiz ambalajlar, iç yüzeyi inert (kimyasal olarak 
ilgisiz) bir polimerik malzemeyle kaplı ise standartlara uygundur. Fakat bu 
tür bir önlem alınmadan salt metal ambalaj ile gıda veya gıda maddesinin 
suyunun teması söz konusu ise, tüketilecek gıdaya çok dikkat edilmelidir. 
Uzun süre beklemiş gıdaların tüketilmesi çok riskli olup son kullanma 
tarihine yakın ürünler tüketilirken “metalik bir tat” hissedilirse, gıdanın 
tüketilmesi sakıncalı olacaktır. Son kullanma tarihi geçmiş olsun olmasın bu 
tür bir tat alınıyorsa gıda maddesi tüketilmemeli, tüketicilerin başvurması 
gereken noktalara veya ilgili firmaya bu konuda şikayet bildirimi yapılmalıdır.

Gıda bozulmaları sağlığımızı nasıl etkiler?

Bozuk gıda maddeleri zaman zaman ölümle sonuçlanabilen ve gıda 
zehirlenmesi olarak ifade edilen zehirlenme olaylarının başlıca nedeni 
olabilmektedir. 

Bozuk gıdaların tüketilmesiyle oluşabilen başlıca hastalık belirtileri; kusma, 
karın ağrısı, ateş, ishal, baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, çift görme, 
yutkunma zorluğu, ağız kuruması, dilin şişmesi, bağırsak krampları, terleme, 
titreme, kanlı-sulu dışkı, karaciğer ve böbrek hastalıklarıdır. 

Bu hastalıklar genellikle bozuk gıda yenildikten 2 ila 48 saat sonra 
görülmeye başlar ve hastalık etmeni yok oluncaya kadar devam eder. 
 
Alüminyum folyo

Isıtma işlemi yapmaksızın, tamamen koruma amaçlı olarak alüminyum folyo 
içinde “gıda saklamak” sağlıklıdır, ancak yüksek ısıda (fırın, mikrodalga) su 
oranı yüksek gıdaların folyo içine hapsedilerek pişirilmesi sakıncalı 
olabilmektedir. Yüksek ısı ve yiyeceklerin pişirilmesi esnasında çıkan 
kimyasal içerikli buhar, ince alüminyum folyo ile reaksiyona girebilir. Sonuç 
olarak folyoyu oluşturan alüminyum metalinin, alüminyumun bir bileşiği 
halinde çözünerek gıdaya karışması ve bünyeye girişi, yani vücutta metal 
birikimine sebebiyet vermesi çok mümkündür.  

Buzdolabının sağladığı 4-6 derece sıcaklıkta alüminyum folyo ile uzun süreli 
saklama yapmak sağlıklıdır. Gıdanın ıslak, asidik, bazik karakterde 
olmamasına dikkat edilmelidir.  

Streç film ve buzdolabı poşetleri

Polimerik malzeme olduğu için streç film dikkatli kullanılmalıdır. Neyse ki 
dayanıksız bir malzeme olduğu için “tek kullanımlık” özelliğe sahip bir 
materyaldir. Streç film, evlerde gıda ile etkileşimi söz konusu olmadan 
fonksiyonunu yerine getirmekte ve atık haline gelmektedir. Ancak 
yemeklere karışmaması, ısıtma-pişirme esnasında kaplarda ve gıdaların iç 
yüzeylerinde bulunmaması çok önemlidir.

Poşet çaylar

Ülkemizde poşet çayların kullanımı hızla artarken sağlık açısından getireceği 
riskler de daha çok dikkate alınmaya başlamıştır, poşeti oluşturan ambalaj 
malzemesinin niteliği, gözenekli olan bu malzemenin polimer lifli yapıya 
sahip olması, sıcaklığa bağlı olası yapısal değişimleri ve metal zımba 
kullanılmış olması istenmeyen özelliklerdir. 

Şayet poşeti oluşturan gözenekli, kağıt hissi veren malzeme sentetik elyaf 
veya polimer içerikli bir maddeden yapıldıysa bu sağlık açısından sakıncalı 
sonuçlar doğurabilir. Başta karaciğer, böbrek olmak üzere vücuttaki değişik 
organ ve dokularda olumsuz etkiler yaratabilir. 

Poşet üzerindeki metal zımba ise mineral içerikli, asidik (-veya bazik) ve 
sıcak bir sıvı olan çay içinde normal sürenin üzerinde beklediği zaman 
çözünmeyle sonuçlanan kimyasal bir etkiye uğrayarak, ağız yolu ile 
alınan “ağır metal iyonu maruziyeti” oluşturabilmektedir. Bu durumda 
vücutta metal birikimi söz konusu olacaktır. Vücutta biriken ağır metal 
iyonları, karaciğer, beyin ve akciğerde çeşitli sorun ve hastalıklara sebep 
olabilmektedir. 

Limonlu çay içme alışkanlığı olanların metal zımbalı poşet çay kullanmaktan 
sakınmaları gerekir. Hava kirliliği, kalitesi düşük gıdalar, ilaçlar, aşırı 
mineralli sular ve diş hekimliğinde kullanılan dolgular dolayısı ile kentsel 
doku içinde yaşam sürdüren çağımız insanı, zaten vücudunda normalin 
üzerinde bir metal birikimi ile yaşamaktadır. Poşet çay üzerindeki zımba 
veya benzeri sakıncalı gıda ambalajları bu birikimi hızlandırarak, kanser, 
çeşitli nörolojik hastalıklar, karaciğer, beyin, böbrek hasarına sebep 
olabilmektedir. 

Dünyada bu tür ürünlerin kullanımı yasaktır veya sıkı kurallarla 
sınırlanmıştır. Amerika’da FDA (Gıda ve İlaç Dairesi)’nın bu konularda aldığı 
önlemler çok sıkıdır. Gıda üretimi ve ambalaj malzemelerinde çok yoğun 
denetimler vardır, 2006 yılı mayıs ayında yürürlüğe konulan yeni kurallar 
gereği Amerika’daki gıda üreticileri, HACCP haricinde bir de GMP kurallarının 
etkinleştirildiği üretim biçimleri ile gıda üretimi yapmak zorundadırlar. GMP 
(Good Manufacturing Practice = İyi üretim uygulamaları ) ile tüketicinin, 
sağlıklı, hijyenik ve kaliteli gıdaya ulaşması ürünle buluşması güvence altına 
alınmıştır. Bu güvence, gıdanın içeriği ve temas ettiği ambalajı da 
kapsamaktadır. Gelişmiş Batı ülkelerinde zımba yerine dikiş ile veya doğal 
yapıştırıcı ile poşetin ipe tutturulduğu ambalaj şekillerine rastlanmaktadır.

Sıcak suya konulan çay poşetlerinin ısıyla bozunmayacak, lifli doğal 
malzemelerden yapılmış olması gerekir. Sentetik selüloz liflerinden imal 
edilen poşet materyali kullanılmamalıdır.  Tarım Bakanlığı’nın ve Sağlık 
Bakanlığı’nın etkin kıldığı bir yönetmelikle, hem üreticiye hem de tüketiciye 
çay konusunda her türlü bilgi verilebilmeli, üretimde istenen ambalaj 
kriterleri net olarak ifade edilebilmeli ve yenilikler herkesin ulaşabileceği bir 
açık zeminde (internet) bulunmalıdır. Çünkü ülke genelinde en çok tüketilen 
ve kültürel bir öğe haline gelmiş yegane içecek çaydır. 13.12.1996 tarih ve 
22846 sayılı Resmi Gazetede ilk kez yayınlanıp, 2003 yılına dek iki kez 
minör değişiklikler yapılan ve bu gün yürürlükte olan “siyah çay tebliği”, 
içerik açısından oldukça kısıtlı bir metindir. 

Konuyu biraz daha açacak olursak, sıcak su her türlü çözünmeyi, 
deformasyonu ve parçalanmayı sağlayan bir ortamdır. Hele hele sıcak su 
asitlendirilmiş (limon, kuşburnu vb. ekşi tat) veya bazikse (adaçayı, ıhlamur; 
acımtırak tat), ayrıca içeriğinde mineral ve çeşitli iyonlar var ise bu durumda 
sıcak su güçlü bir çözgen gibi davranarak çay adını verdiğimiz “kurutulmuş 
bitki tozu”nun yanında ambalajın da çözünmesini sağlar. Kişi bu çözeltiyi 
(karışımı) içince hem faydalı hem de toksik birçok maddeyi vücut içine almış 
olacaktır. 

Aslında salt bitkiyi suda “ideal süre” bekleterek veya kaynatarak içecek 
hazırlamak en sağlıklı yoldur. Ancak tempolu ve çağdaş yaşam bizleri bu tür 
endüstriyel işlemlere uğrayarak hazır hale getirmiş ürünleri kullanmaya 
zorlamaktadır. Bireysel olarak bunlardan kaçış söz konusu olamıyorsa, 
yetkili otoritelerin ve sivil toplum kuruluşlarının (Tarım Bakanlığı, Sağlık 
Bakanlığı, Tüketici derneklerinin) üretim alanına kesin kurallar koyarak 
düzenleyici ve denetleyici fonksiyonlarını baskın kılması gerekir.

Bu fonksiyonlar,
• Yönetmeliklerle, ilgili gıda ve ambalaj malzemelerinin standartlarını 
belirlemek ve toksik etki göstermeyen tür ambalaj malzemelerinin 
kullanımını zorunlu kılmak,
• Cezai müeyyideleri netleştirerek, halk sağlığını üstün kılmak,
• Sık ve etkin denetlemeleri gerçekleştirmek,
• Gelen şikayetleri önemsemek ve üzerine gitmek,
• Halkı bilinçlendirmek
olarak sayılabilir.

Kişisel olarak özel alanlarımda poşet çayı tercih etmemekteyim ama sosyal 
ortamlarda, hazırlanışına müdahale edemediğim içeceklerin sunulduğu 
yerlerde, uçakta, otobüste, poşet çay kullanmak durumunda kalabiliyorum. 
Tüketici, ambalaj malzemesi “naylon hissi” veren ve metal zımba içeren 
poşet çay yerine su ve ayran içmek gibi bir tercih yapabilir. Önerilebilecek 
en pratik çözüm bu olabilir. Poşet çayı kullanmak kaçınılmaz ise önce şekeri 
atmak, suyun olabildiğince ılımasını beklemek, ideal ambalaja sahip 
olmayan “sallama çay poşetini” kısa süreli olarak suda tutmak çok daha 
faydalı bir yöntem olabilecektir. Bir GMP uzmanı olarak ben böyle yapıyorum.

Naylon poşetler

Çevre kirliliğine sebep olan en büyük kaynaklardan birisi de market-zincir 
mağaza, pazar vb. alışveriş ortamlarında kullanılan taşıma amaçlı 
poşetlerdir. Kentsel yaşamın bizlere dayattığı bir mecburiyet de bu 
poşetleri kullanmaktaki alternatifsizliktir. AB ülkeleri ve diğer birçok ülkede 
bu durum maalesef sürmektedir. 

ABD’de geri dönüşümlü ambalaj malzemesi kullanma zorunluluğu ve çevre 
hassasiyeti,  ayrıca denetleme ve çevre sağlığı için ihbar-şikayet 
müessesesinin etkinliği sayesinde çoğu market zincirinde kağıt veya 
doğada parçalanabilir nitelikteki yapıya sahip ambalaj malzemesi –poşet- 
kullanımı söz konusudur. 

Bu malzemelerin direkt olarak sağlık üzerine olumsuz etkisi yoktur, çünkü 
satın alınan gıda maddeleri zaten kendi ambalajındadır. Gıdalar marketten 
alındıklarında ya ideal ısıda ya da soğukturlar. Halk arasında “naylon 
poşet” dediğimiz bu malzeme ile gıda maddeleri birebir temasa geçmezler. 
Bu poşetlerin zararlı yanı; atık olarak bizden çıktıktan sonra çevreyle olan 
olumsuz ilişkileriyle başlar. Katı atık toplama ve çöp geri kazanım 
tesislerinde poşet atıkların azaltılması, toplanması, yakılması sağlıklı olabilir, 
aksi takdirde yüzyıllarca parçalanmayan bir materyal doğaya karışmış 
olacaktır.

Kolonyalı mendil

Kolonyalı mendil, içeriğindeki alkolün varlığı, çözücü ve bakteri kırıcı etkisi 
dolayısıyla hızlı pratik ve estetik (kozmetik) bir el ve yüzey temizleyici 
malzemedir. Burada dikkat edilmesi gereken kolonyalı mendillerin içerdiği 
alkolün karakteridir. Tüketiciye sunulması gereken, etil alkol veya isopropil 
alkol içerikli kolonyalı mendillerdir. 

Ancak ruhsatsız ve kontrolsüz üretim yerlerinde kolonyalı mendil içeriğinde 
olması gereken alkol yerine farklı bir alkol kullanılması olasıdır. Kullanılması 
yasak olan metanol yani metil alkol’dür. Ülkemizde, metanolün alkollü 
içkilere katılarak piyasaya sunulması şeklinde sahtecilik olayları yaşanmış, 
birçok can kaybı söz konusu olmuştur. Üretim alanlarının denetimden uzak 
oluşu, tarım, sanayi, ve sağlık bakanlığının denetim kadrolarının çok kısıtlı 
olması yüzünden bu tür sahtecilik girişimlerine her an rastlamak 
mümkündür. Eğer kolonyalı mendillerde metil alkol kullanımı olasılığı var ise 
(kontrolsüz bir sektörde bu şaşırtıcı değildir) bu durumda tüketicinin 
mağdur olması, göz, cilt ve burun içi mukoza ve akciğer dokusunda 
harabiyetle sonuçlanan sağlık riskleri çok muhtemeldir. 

Hele hele etanolün satışı kontrollü ve pahalı ise ve metanolü temin etmek 
etanolden daha kolay ve ucuz ise bu tür sahtecilikler mutlaka 
beklenmelidir. Günümüzde hastaneler dahi etanolü kontrollü olarak satın 
alabilmektedirler. Kaçak içki üretimini engellemek için etanol üretimi devlet 
kontrolünde ve kayıtlı olarak yapılmaktadır. Tehlikeli olan metanol ise 
rahatça bulunabilir bir malzemedir. Özellikle biyodizel üretiminin popüler ve 
kontrolsüz yapılıyor oluşu, bu sektörde girdi olarak kullanılan teknik 
metanolün ülke çapında kullanımını arttırmıştır. Buradan diğer sektorlere 
(kolonyalı mendil üretimi, ruhsatsız alkollü içecek üretimi vb.) metanol 
kaçağı çok muhtemeldir.

Sadece insana değil, çevreye de zararlı
 
Plastik maddeler, yani sentetik-polimerik kimyasallar, doğada parçalanması, 
yok olması en uzun süre alan sentetikler arasındadır. Doğa biyolojik kökenli 
her atığı belli bir süre zarfında kolayca yaşam döngüsünde faydalanılabilir 
bir malzemeye dönüştürebilmektedir, dönüştürme işleminde en çok da 
mikrobiyolojik işlemler geçerli olmaktadır. Sentetik malzemeler ise 
mikrobiyal-bakteriyel müdahaleye açık değildir. 

Bazı çalışmalar, yeni keşfedilen bakteriler sayesinde plastiklerin ortadan 
kaldırılmasının mümkün olacağı yönündedir ancak bunlar henüz pratik 
yaşama geçirilmemiş deneysel çalışmalardır. Şu an yakma haricinde 
herhangi bir çözümü olmayan katı atık yok etme sistemleri, plastiğin mevcut 
haliyle çevreye verdiği zarara çok benzer bir oranda hava kirliliği 
oluşturarak yok edilmesine neden olmaktadır. Plastik içeriğindeki 
kimyasallar toksik gazlar çıkararak yanma reaksiyonu vermektedir. Bu da 
yakma yöntemini riskli ve arzu edilmeyen bir hale sokmaktadır. Plastiğin 
tekrar kimyasal işlemden geçirilerek değerlendirilmesi ve polietilen eldesi 
mümkünse de geri kazanımla elde edilen hammadenin içerdiği kirlilikler bir 
handikap olarak görülmektedir.
 
En sağlıklı ambalaj
 
Ambalaj malzemelerindeki gelişmeler ve malzeme bilimi çok hızlı bir şekilde 
gelişiyor, içine aldığı gıda maddesinin kimyasal yapısı ile en az ilişkiye geçen 
ambalaj en sağlıklısıdır. Günümüzde çok dayanıklı polimerler geliştirilmiş 
durumdadır ancak bahsi geçen malzemelerin maliyeti bunların 
yaygınlaşmasını engellemektedir. En iyisi, en ideali “her zaman ‘CAM 
AMBALAJ’dır. 

Dr. Memduh Sami TANER (Ph.D.)
Radyokimyager, Radyofarmasist
memduh.sami.taner@ege.edu.tr
 


Keywords:sağlık içecek yiyecek ambalaj
Kategori: diger
cevap ver  ander   08/03/07
şayet bu yazıyı okumuş
ve halen hayattaysanız
sorun yok demektir.
cevap ver  braininpain   08/03/07
hatta plastik kaşıkla 7 saniyeden daha fazla karıştırmayın.

az yımırta yeyin
bol yogurt

sonra merdeivenden düşüp ölebilrsiniz

oytun'u anarak

evet sorun yok yau...


boşlukları doldurun


bunlara da göz atabilirsiniz:

otarafa: göz kırpın butarafa: Dünya YouTube yasağını konuşuyor

iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları