|
otarafa: Walter Benjamin | butarafa: wfmu |
Robert Musil
cevap ver
kazımkanat
17/09/06
|
Robert Musil-Niteliksiz Adam-Bölüm 15
“Geçtiğimiz yüzyılın (18.yy) bitiminden kısa süre sonraya rastlayan ve çoğu kişinin yeni yzüyılın henüz genç olduğunu sandıkları, bugün ise yitip gitmiş olan zamanda, Walter ve Ulrich henüz gençtiler. O zamanlar mezarına konan yüzyıl, ikinci yarısında pek parlak sınavlar verememişti. Teknik, ticaret ve araştırma alanlarında iyi işler yapmıştı ama enerjisi bu odak noktaları dışında bir bataklık kadar sessiz ve aldatıcıydı. Eskiler gibi resim yapılmış, Goethe ve Schiller gibi şiir yazılmış, binalar Gotik ve Rönesans üsluplarında inşa edilmişti. Ancak insanın biraz olsun abartmaya kaçmaksızın hiçbir taklit oluşturmasına izin vermeyen gizli yasa gereği o zamanlar her şey hayranlık duyulan eski örneklerin asla başaramayacakları ölçüde sanatın kurallarına uygun yapılmıştı. … Ve böylesine sığlıkla çöküp giden zamanın ardından, tıpkı o dönmede olduğu gibi, ruhun ansızın küçük bir yükseliş yaşaması, her defasında bir mucizeyi andırır. On dokuzuncu yüzyılın son iki on yılının yüzeyi yağ gibi dümdüz ruhundan ansızın bütün Avrupa’yı tutuşturan bir ateş yükselmişti. Neyin oluşmakta olduğunu kimse tam olarak bilmiyordu. Sonuçta ortaya yeni bir sanatın mı, yeni bir ahlakın mı veya belki de toplumsal bir değişimin mi çıkacağını kimse kestiremiyordu. Bu yüzden herkes işine geleni dile getirmekteydi. Fakat her yerde insanlar eskiyle savaşmak için ayaklanmışlardı. Ansızın her yerde uygun bir adam belirivermişti. Asıl önemlisi pratik atılımlar yapmak isteyen adamlar tinsel atılım isteklileriyle bir araya gelmekteydi. Eskiden boğulmuş ya da kamu yaşamına hiç katılmamış olan yetenekler gelişmekteydi. Bunlar birbirlerinden akla gelebilecek en aşırı biçimlerde farklıydılar hedeflerinin birbirine karşıtlığı da aşılmaz nitelikteydi. Üstün insan da üstün olmayan insan da seviliyordu Bir yandan sağlığa ve güneşe diğer yandan göğüs hastası genç kızın sevecenliğine tapılıyordu. İnsanlar innaçlı ve kuşkucu doğalcı ve yapay sağlıklı ve ölümcüldüler. Eski sarayların ve şatoların iki yanı ağaçlıklı ve yolları sonbahar bahçeleri, yüzeyi cam gibi küçük göller, değerli taşlar haşhaş hastalık cinler ve şeytanlar düşleniyordu ama aynı zamanda da geniş ovaların uçsuz bucaksız ufukların demirhanelerin haddehanelerin çıplak savaşçıların köle gibi çalıştırılanların, en eski insan çiftlerinin ve toplumun yıkılışının düşleri kuruluyordu. Bütün bunlar elbet birer çelişkiydi ve birbirinden son derece farklı savaş çığlıklarıydı. Ama ortak solukları vardı. O zaman dilimi parçalarına ayrılabilseydi eğer ortaya ahşap , demirden yapılmayı arzu eden, köşeli, çembere benzeyen bir anlamsızlık çıkardı. Gerçekte ise her şey hafiften parlayan bir anlamın içinde eriyip gitmişti. Kimileri coşkuyla yeni henüz kullanılmamış yüzyıla atlıyor kimileri ise hala eski yüzyılda sağa sola koşuşturuyorlardı.” Herhalde Musil bugün-de yaşıyor olsaydı söyle diyebilirdi Yirminci yüzyılın son iki on yılının yüzeyi zımpara gibi ruhundan ansızın bütün dünyayı tutuşturan bir ateş yükselmişti. Yeni medyalar mecralar. yine neyin oluşmakta olduğunu bilemiyoruz. Yeni bir ahlak ya da toplumsal düzen mi oluşuyor bilemiyoruz ama bir şeylerin olduğunu hissediyoruz, masaya yatırmaya felan çalışıyoruz. İleride mutlaka önemli sayılarak güzel hatırlanacak çabalar. bravo Türkçede anlamı çoğul olan laflar olmadığından lar ler eki ile çoğaltmaya alışığız sanırım. Varaka-Evrak-evraklar Şey-Eşya-Eşyalar Medium-medya-medyalar Felan-fişman-fıstık |
|
çok, çok seviyorum bu kitabı bazı bölümlerini dönüp dönüp |
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: Walter Benjamin | butarafa: wfmu |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |