|
otarafa: Istanbul | butarafa: Google Image Labeler |
Erkeğin gözüyle penis
|
Penisim ve ben
Çoğu zaman yalnız ve bir köşeye sıkışmış olduğuna bakmayın. İşine geldiğinde tüm kimliğimizi, tüm değerlerimizi yerle bir eden penisimiz, uyurken bile bize hükmediyor. Bize dev binalar yaptırıyor, son model arabalar aldırıyor, bir yandan da kadınları korkutmaya devam ediyor Emrah Güler ---- O sözcüğü yazarken biraz tedirginim. Bir yandan günümüzün en büyük tabularından biri olarak varlığını devam ettirmekte direnen bir konuya giriyorum, bir yandan da bir erkek olarak egoma hassasiyet göstermem gerektiğinin farkındayım. Ama en önemlisi, çoğunlukla yalnız ve mahsun, ara sıra da canavara dönüşen üreme ve boşaltım organıma adil davranmam, hakkını vermem gerektiğini biliyorum. Hala o sözcüğü yazamadım. Penis. Tamam, yazıya başlayabilirim. Feminizmin bize çevremizdeki her türlü saldırı, saldırganlık ve yıkımın kaynağı olarak gösterdiği penisin, bilinenin aksine bir erkeğin hayatına küçük yaşlarda girdiğini biliyor muydunuz? Beynini yönetmeye başlamadan çok önce? O meşhur saldırgan, suçlu ve ilkel kimliğine sahip olmadan yıllar önce. Çiş yapma konusunda kızlardan daha özgür olduğumuzu anlayıp, küçük uzantımızın yalnızca vücudumuzdaki atıkları boşaltmaya yaradığını sandığımız dönemlerde penisimiz bize erkek olmaktan çok, erkek çocuğu olmayı öğretir ilk başta. Bir taşı, kuru bir yaprağı, (büyüyünce de pisuvardaki bir sigara izmaritini) hedeflemeyi öğreniriz. Sonra, sıkışmamızın son noktasına kadar bekleyip, kumsalda ya da karda adımızı yazmaya çalışırız. Adımız beş harften fazlaysa, başka bir sözcüğe döner bu doğal kaligrafi. Ç, ş, ö, ü hep problem olur, onun için “çiş” yazmaktan kaçınırız bu yeni çokfonksiyonlu aracımızla. Ne kadar sıkıştığımıza, ne kadar rahat bir ortamda olduğumuza bağlı olarak; mesafe, projeksiyon, oranlama, atış gibi kavramlarla tanışırız. Biraz daha büyüdüğümüzde, penisimizi sosyal ortamlarda kamufle etmenin ne kadar önemli olduğunu görürüz. Hacim, yerleştirme, saklama, sürtünme gibi kavramlar hayatımıza girer. Ergenlik çağıyla beraber, yeni fonksiyonlarını keşfederiz penisimizin. Oraya oldukça fazla miktarda kan gittiğinde, neler olduğunu görürüz. Artık akışkanlar konusunda da bir fikrimiz vardır. Ve 14 yaşında, bir mühendis olabilmek için yeterli donanıma sahibizdir. Puro gerçekten puro mu? Günümüzün cinsiyet ve cinsellik tartışmalarının en önemli metaforu haline gelen penis, 1970’lerde sesini duyuran kadın hareketiyle beraber malesef her türlü kötülüğün kaynağı olarak tanınmaya başladı. Tarihe ve tarih öncesine baktığımızda, penisin zamanında ne kadar saygın ve pozitif bir imajı olduğunu görebiliriz. Günümüzün kadın düşmanı penisi, bir zamanlar bereketin, şansın ve yaşam enerjisinin sembolüydü. Antik Yunan ve Roma’da penisin tapınma kültürü açısından çok büyük önemi vardı. Dev bir ereksiyona sahip Yunan tanrısı Priapus’a hiçbirimizin yabancı olduğunu sanmıyorum. Modern Batı kültürü ise penisi giderek gizleyip, bir korku objesi haline dönüştürdü. Her türlü haliyle yüksek sanatta karşımıza çıkan penisi, popüler kültürde görebilmemiz neredeyse imkansız. İçimizdeki kadınla, feminen yanımızla barışmamız medyada bol bol teşvik edilirken, bunun tem tersi cezalandırılıyor. Penis miti de giderek büyüyor. Daha doğrusu, antik kültürlerden ya da psikanalizden tanıdığımız “fallus” miti. Penis ve fallus, temelde birbirlerinden ayrı kavramlar. Psikanalize göre kadınlar da, erkekler de mükemmel üretici, hayat pınarı devasa fallusa sahip değiller. Yani penisi evliliğe benzetirsek, fallus da masallarda ve romantik komedilerde gördüğümüz idealize edilmiş evlilik. Kadınlar için öncelik taşımayan boyut, nedense erkekler arasında gizli bir rekabet, bir özlem kaynağı. Giderek büyüyen gökdelenleriyle, Manhattan ya da Maslak, bizim tekelimizde. Ulaşamayacağımız fallusa biraz daha yakın hissedebilmek için, her şeyin daha iyisini, bir yeni modelini, daha büyüğünü istiyoruz. Bir puro bir kadın için sadece bir puroyken, bizim için başka bir şeyler ifade ediyor. Penisimiz, çoğu zaman pantalonumuzun içinde dinlenirken bile bize hükmediyor. Kadınlar rahatlıkla penisle dalga geçip, onu pasifize edebilirken, en kendisiyle barışığımız, en kendine güvenli olanımız bile O’nu daha çok mutlu etmek istiyor, O’na hiç bir şekilde laf söyletmiyoruz. Toplum içinde O’nu düşüncelerimizden uzaklaştırıp, saklayıp, görünmez yapıyoruz. Ama içten içe biliyoruz ki, her şey penisimiz için. Ve tabii ki bir gün ulaşacağımız dev fallusumuz için. |
cevap ver
kazımkanat
04/09/06
|
Beşiktaştaki parlak çelik iktidar kulesinin yanından geçerken hep gülümserim (Kulenin seçim yeri cok hoş tam barboros yokuşunun dibi) Bunun tam altında da bi eziklik gelir nedense aynı hizaya çıkınca rahatlarım. |
|
erkeğin gözüyle penis sadece paronaya merkezidir.buna odaklanmaksa daima uğursuzluk getirir.yani penis bir vajinadan daha narindir.çünki duyguları düşünceleri birazda salaklığı simgeler kadınlar için.o yüzden erkekler penisiniz ne olusa olsun havanız yerinde olsun.... hehehe.... |
|
çocuuum uraşcak başka bişi bulamadns mı?heaa? |
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: Istanbul | butarafa: Google Image Labeler |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |