|
otarafa: the andromeda strain | butarafa: uzaydan gelen prens |
Gülme
cevap ver
kazımkanat
17/07/08
|
Herkesin bildiği gibi dünya egemenliğini meleklerle şeytanlar
paylaşmaktadır. Ancak, dünyanın iyiliği bakımından, meleklerin şeytanlara üstünlük sağlaması gerekmemektedir (oysa çocukken buna inanırdım), birinin ve ötekinin güçlerinin aşağı yukarı eşit olması daha iyidir. Dünyada, iyilik duygulan agir basacak olursa (meleklerin gücü), insanlar bunun ağırlığı altında ezilirler. Buna karşılık dünya bütün anlamını yitirecek olursa (şeytanların hüküm, sürmesi hali), bu takdirde de hiç yaşanılmaz. Bir şeyler, önceden bilinen anlamlarını ansızın yitirecek ve önceden belirlendiği sanılan sıralarından çıkacak oldu mu, bizde gülme duygusu uyandırır (Moskova'da yetiştirilmiş bir Marksist’in yıldız falına inanması gibi). Demek ki, aslında gülmek, şeytanin etki alanına giren bir şey. Gülmede uğursuz bir- yan var (bir şeyler, sanıldığından çok değişik biçimde birden sekil değiştiriveriyor), ama öte yandan insani hafifleten iyileştirici bir yani da var (bazı şeyler bize sanıldıklarından daha hafif görünmeye başlıyor, bizi daha özgürce yasamaya bırakıyor, o sert ciddiyetlerinin ağırlığı altında ezilmemizi önlüyor). Melekler, kötülüğün gülüşünü ilk işittiklerinde şaşkına dönmüşlerdi. Bu, bir şölende oluyordu. Salon tıklım tıklım doluydu ve oradaki insanlar, müthiş salgın olan şeytanın gülüşüne tutulmuşlardı. Melek, bu gülüsün Tanrıya ve onun kutsal eserine karşı yöneltilmiş olduğunu pek güzel anladı. Hemen ise karışması gerektiğini biliyordu, -su ya da bu biçimde, ama kendisini zayıf ve savunmasız hissediyordu. Kendi kendine bir şey icat edemezdi, bu bakımdan rakibini taklit etti. Ağzını açarak, kesik kesik, aralıklı ve ses düzeninin üstünde bir ritimle sesler çıkarmaya başladı, (bu ses, kiyi kentlerinden birinin sokaklarında Michelle ile Gabrielle'in çıkardıkları sese benziyordu), ama çıkardığı seslere, şeytanınkinden farklı bir anlam veriyordu. Şeytanın gülüşü her şeyin saçma olduğunu anlatmak isterken, Melek tam tersine, bu dünyada her şeyin çok iyi düzenlenmiş olduğundan, akıllıca tasarlandığından, iyi ve anlamlı olduğundan ötürü hoşnutluk duymak gerektiğini söylemek istiyordu. Böylece Şeytanla Melek, karsı karşıya gelip, birbirlerine açık ağızlarını göstererek ve aşağı yukarı ayni sesleri çıkararak ama her biri çıkardığı uğultuyla birbirinin tam tersi şeyler anlatmaya çalışarak gülüyorlardı. Şeytan, meleğin gülüşüne bakarken daha çok, daha güzel ve çok daha açık bir biçimde gülüyordu, çünkü gülen meleğin görünümü gerçekten çok gülünçtü. Gülünç bir gülüş, bozgundan başka bir şey değildir. Yine de melekler bir şeyler elde etmedi değiller. Şaşırtıcı anlamlarıyla bizi kandırdılar. Başlangıçtaki gülüşe ve onların gülme taklitlerine verilecek tek bir ad vardır: (şeytan gülüşü). Bugün, dışa dönük ayni anlatımın birbirine karşıt iki davranışı birden dile getirdiğini kimse fark etmemektedir. İki çeşit gülüş vardır ve biz bunları ayırt edecek sözcükten yoksunuz.
Kategori: pis işler.
|
boşlukları doldurun
bunlara da göz atabilirsiniz:
|
otarafa: the andromeda strain | butarafa: uzaydan gelen prens |
iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları |